25 Ocak 2016 Pazartesi

RUHSUZLAŞTIK VESSELAM...


Derdimiz ne ? Yani genel olarak...20 yıllık hayatımda son 2-3 yıldır yıldır gördüğüm şeyleri kolay kolay daha önce göremezdim herhalde . Ne bu nefret etme,aşağılama çabamız ? Kimi kimden üstün ya da alçak görüyoruz? Ne hakla ? Günümüz insan davranış biçimlerini görünce işte böyle sorular beliriveriyor zihnimde ....Çevreme karşı bile yabancılaşmış durumdayım gerçekten. Anlam veremediğim birçok olay görüyorum.Kendi içimde çok fazla sorgulama yaşadığım bir dönem içerisinden geçiyorum.Ya çevrem çok değişti farkında olmadan ya da ben bir şeylere farklı açıdan bakmaya başladım.Sorun ne derseniz eğer sorun davranış biçimlerimiz. Kime mi ? Kendimize,yakınımızda ya da hiç hayatımızda olmayan insanlara ...Size sadece iyi niyetle yaklaşıp bir şey rica eden insana bile çıkarcı gözüyle bakıyorsunuz daha doğrusu bakıyoruz. Öyle bir devrin içine girdik ki rica etmek çıkarcılık oluverdi bünyemizde.Kalbimiz mi taşlaştı yoksa duygularımızı mı kaybettik? İyi niyetten nasıl yoksun olabildik bu kadar ? Ne verecek cevabım ne de soracak gücüm kaldı bunu artık...Sorgulamaktan bile kaçınır oldum...Hissizleştim mi giderek ne ?Oldukça rahatsızım aslında . İçimde deli gibi bir sorgulama isteği var lakin alacağım cevaplardan korkuyorum hatta daha fazlası cevap alamamaktan. 'Ruhsuzlaştık vesselam'...Evet farklı yetiştim ,farklı bir çocukluk geçirdim biraz. Benim büyüdüğüm ,hayatımı elime aldığım mahallemde bana çıkarcılık,nefret,kin,dedikodu öğretilmedi. Hele mesafe asla !Ben sıcaklık içinde kendimi buldum. Yardımlaşmanın insanlar arasındaki ilişkide tek amaç olduğu ,samimiyetin doruklarda olduğu ailem vardı.Bir gülümsemenin ,gözünün içindeki küçücük ışıltının yarattığı huzurun gerçek güneşim olduğunu hepte olacağını düşündüm.Birinin dizi kanasa benim yüreğim paramparça olur. Ne diyorsunuz buna ? Duygusallık ? Merhamet ? Yahut sulugözlülük ?Hayır hiçbiri değil... Bir insanın içinde bitmek bilmeyen küçük bir kıvılcımın koskoca bir ateşe dönüştüğü Sevgi .Sizin inancınız kalmadı buna gerçi . Belki de güven ya da sevgi kendinizden bir şey vermek demekti. Benliğinizi kaybetmekten korktunuz belki de...Ama size bir şey söyleyeyim mi ? Biz o benliği çoktan kaybettik bile hemde uzun uzun zaman önce ...Nasıl oldu bilmem . Bilsem,anlatsam dinler misiniz ki zaten ...İşimize gelmez kötü tarafımızı bulmak hele ki yüzümüze vurulması .Kendi kötümüzü çıkarmaktan korkarız da başkasının kötüsünü yüzüne şak diye vuruveririz. Sevmeyiz çünkü onu . Ama o sevdirememiştir kendini değil mi ? Birde şu açıdan düşünün sizi de sevmeyen pek çok kişi mutlaka vardır . Onlar mı sevmedi sizi , yoksa siz mi sevdiremediniz kendinizi ? Sorun kim yani ?Onlarda tabi ki diye düşünüyorsunuz eminim. Nasıl bir bencilliğimiz , özgüvenimiz var böyle. Suçlu yaratmaya bayılırız . Üzülen ,kırılan biz olmadıktan sonra ne önemi var zaten?Böyle işte içime kök oluveriyor bazen kişiliğimiz. Yapay gülümsemeler meydana çıktığından güvenemez olduk kimselere. Güven işte ruh gibi çıktığı bedene asla geri dönmüyor. Hep söylerim ya 'Herkes arkadaşım olabilir ama asla dostum olamaz'. Kalabalık mutluluk getirmez bana . Az insan çok huzur misali.Gülümsemelerim hatırladığım anılarımda hep var olsun diye.
Kendi neslime anlatacak kadar fazla mutluluğum olsun isterim. Siz de isteyin .Hakkımız değil mi bu bizim zaten. Hayatımızı sahtelikler üstüne kurunca çok mu anlamlı olacak sanki bizim için ?İnsanlara kötü niyetli ,güvensiz yaklaşırsak nasıl dost,kardeş olacağız ?Ne öğretildi bize bu zamana kadar 'Birlikten kuvvet doğar!' Biz bu kuvveti sevgi yapmak için çabalasak çok mu şey kaybederiz ?Kaybetmeyiz ...Kendi benliğimizi bulmak için bir yolumuz ,ışığımız olur. Derdimizde saklanacağımız bir sığınağımız olsun en azından.Yapılacak bir şeyler olmalı bu karamsarlıktan kurtulmak için . Çıkarsız bir dünya yaratalım demiyorum ama içimizdeki sevgiyi yok etmeden koruyalım en azından.Daha sonra vicdan azabı çekmemek için ...Mutlu olmak için...Rahatça yastığa başımızı koyup huzurlu uykulara dalmak için ...KALBİNİZ GÜNEŞİNİZ OLSUN...

19 Aralık 2015 Cumartesi

İLK RÜYADA YAŞAMA İNANIR MISINIZ ?


  Günlük yaşamımızda bizi en çok etkileyen şeylerden biri de gördüğümüz rüyalardır.Sıcak yatağımıza yatıp battaniyemize sarıldığımızda güzel bir uyku bekler bizi hele yorgunsak kafamızı yastığa koyduğumuz anda uykuya dalarız. Günün bütün zihin ve beden yorgunluğunu yatağa bırakıveririz. Kendimizi bulutların üstünde uyuyormuş gibi hissederiz. Bu tatlı uykunun olmazsa olmazlarından en önemlisi şüphesiz ki rüyalar :)
Kimi zaman kendimizi tehlike içinde olduğumuz bir sahnenin içinde görürüz . Peşimizde kötü adamlar bizi kovalar ,öldürmeye çalışır ya da ailemizden birinin kaçırıldığını , rehin alındığını görürüz.
Ben en çok bu tür rüyalar görüyorum. Hayatım boyunca tehlike içinde yaşadığım çok zamanlar oldu bunun etkisinin büyük olduğunu düşündüm hep.Senelerce terörün olduğu şehirlerde yaşadım. Can güvenliğim ne kadar olsa da istemsizce tehlikede hissettim hem kendimi hem ailemi... Uykusuz kaldığım gecelerim, silah sesiyle uyandığım uykularım oldu. Size çok şatafatlı gelen helikopter, uçak sesleri benim hayatımın kabusu oldu.


    Bu tür tehlikeli durumla birçok kez karşılaştım o yüzden bilinçaltım hep çok çabuk tepki verirdi.Çığlık atarak uyandığım kabuslarımı daha çok hatırlarım. Şimdi çok farklı ve huzurlu bir şehirde yaşasam bile korku izlerini silemedi benden.

Bana şu anda hiç güzel rüyalar görmedin mi diye soranınız vardır mutlaka :) Olmaz mı hiç tabiki oldu ve hala da oluyor . Hele ki kalbimin küt küt atmaya , kelebeklerin midemde uçuşuverip bedenimde hüküm sürdüğü zamanlarda.

İnsan mutlu olduğu ve huzurlu bir şekilde yatağa girdiği zamanlarda yaşamı boyunca görebileceği en güzel rüyaların içinde yaşar . Asla yaşayamayacağı duygu selini rüyalarında yaşar. Belki de bu yüzden rüyaları çok severiz. Özgürüz sonuna kadar, mutluyuz... İstediğimiz insanlar yanımızda , sevdiğimiz adam kolumuzda belki :) Hesap vermek gibi bir sorumluluğumuz yok çünkü bizim dünyamız aynı hayallerimiz gibi...

Kimilerimiz hiç uyanmak istemez hatta bazen gözlerini sonuna kadar zorlar tekrar uyumak ve rüyasına kaldığı yerden devam etmek için. Bunu bende çok sık yaparım. Buradan sonrası hayal etmeye bırakır kendini . Sanki gerçeklik payı varmış gibi sonuna kadar gitsin , hiç bitmesin isteriz .

Birine anlatmaya bile korkarız hatta büyüsü bozulacak ,bizim tabirimizle nazar değecek diye. Çok komik bir duygu geliyor böyle okuyunca değil mi ? Ama gerçek ve bunu hepimiz yapıyoruz neredeyse . Neden mi ? Çünkü hayallere ,onlara sonuna kadar bağlanmaya ihtiyacımız var. Kendi zihnimizde o kadar çok boğulup ,sıkılıyoruz ki iyi şeylere tutunmak ihtiyaç olmuş bizim için.

İyi rüyalarınız hep sizinle olsun :) Rüya kapılarınız hiç kapanmasın...



   BU YAZIYI OKUYAN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM ŞİMDİDEN :) İLK DENEMEM UFAK TEFEK HATALARIM OLDUYSA KUSURA BAKILMASIN :) MERVE'NİN KELEBEK KOZASINDAN SEVGİLERLE ....