Derdimiz ne ? Yani genel olarak...20 yıllık hayatımda son 2-3 yıldır yıldır gördüğüm şeyleri kolay kolay daha önce göremezdim herhalde . Ne bu nefret etme,aşağılama çabamız ? Kimi kimden üstün ya da alçak görüyoruz? Ne hakla ? Günümüz insan davranış biçimlerini görünce işte böyle sorular beliriveriyor zihnimde ....Çevreme karşı bile yabancılaşmış durumdayım gerçekten. Anlam veremediğim birçok olay görüyorum.Kendi içimde çok fazla sorgulama yaşadığım bir dönem içerisinden geçiyorum.Ya çevrem çok değişti farkında olmadan ya da ben bir şeylere farklı açıdan bakmaya başladım.Sorun ne derseniz eğer sorun davranış biçimlerimiz. Kime mi ? Kendimize,yakınımızda ya da hiç hayatımızda olmayan insanlara ...Size sadece iyi niyetle yaklaşıp bir şey rica eden insana bile çıkarcı gözüyle bakıyorsunuz daha doğrusu bakıyoruz. Öyle bir devrin içine girdik ki rica etmek çıkarcılık oluverdi bünyemizde.Kalbimiz mi taşlaştı yoksa duygularımızı mı kaybettik? İyi niyetten nasıl yoksun olabildik bu kadar ? Ne verecek cevabım ne de soracak gücüm kaldı bunu artık...Sorgulamaktan bile kaçınır oldum...Hissizleştim mi giderek ne ?Oldukça rahatsızım aslında . İçimde deli gibi bir sorgulama isteği var lakin alacağım cevaplardan korkuyorum hatta daha fazlası cevap alamamaktan. 'Ruhsuzlaştık vesselam'...Evet farklı yetiştim ,farklı bir çocukluk geçirdim biraz. Benim büyüdüğüm ,hayatımı elime aldığım mahallemde bana çıkarcılık,nefret,kin,dedikodu öğretilmedi. Hele mesafe asla !Ben sıcaklık içinde kendimi buldum. Yardımlaşmanın insanlar arasındaki ilişkide tek amaç olduğu ,samimiyetin doruklarda olduğu ailem vardı.Bir gülümsemenin ,gözünün içindeki küçücük ışıltının yarattığı huzurun gerçek güneşim olduğunu hepte olacağını düşündüm.Birinin dizi kanasa benim yüreğim paramparça olur. Ne diyorsunuz buna ? Duygusallık ? Merhamet ? Yahut sulugözlülük ?Hayır hiçbiri değil... Bir insanın içinde bitmek bilmeyen küçük bir kıvılcımın koskoca bir ateşe dönüştüğü Sevgi .Sizin inancınız kalmadı buna gerçi . Belki de güven ya da sevgi kendinizden bir şey vermek demekti. Benliğinizi kaybetmekten korktunuz belki de...Ama size bir şey söyleyeyim mi ? Biz o benliği çoktan kaybettik bile hemde uzun uzun zaman önce ...Nasıl oldu bilmem . Bilsem,anlatsam dinler misiniz ki zaten ...İşimize gelmez kötü tarafımızı bulmak hele ki yüzümüze vurulması .Kendi kötümüzü çıkarmaktan korkarız da başkasının kötüsünü yüzüne şak diye vuruveririz. Sevmeyiz çünkü onu . Ama o sevdirememiştir kendini değil mi ? Birde şu açıdan düşünün sizi de sevmeyen pek çok kişi mutlaka vardır . Onlar mı sevmedi sizi , yoksa siz mi sevdiremediniz kendinizi ? Sorun kim yani ?Onlarda tabi ki diye düşünüyorsunuz eminim. Nasıl bir bencilliğimiz , özgüvenimiz var böyle. Suçlu yaratmaya bayılırız . Üzülen ,kırılan biz olmadıktan sonra ne önemi var zaten?Böyle işte içime kök oluveriyor bazen kişiliğimiz. Yapay gülümsemeler meydana çıktığından güvenemez olduk kimselere. Güven işte ruh gibi çıktığı bedene asla geri dönmüyor. Hep söylerim ya 'Herkes arkadaşım olabilir ama asla dostum olamaz'. Kalabalık mutluluk getirmez bana . Az insan çok huzur misali.Gülümsemelerim hatırladığım anılarımda hep var olsun diye.
Kendi
neslime anlatacak kadar fazla mutluluğum olsun isterim. Siz de
isteyin .Hakkımız değil mi bu bizim zaten. Hayatımızı
sahtelikler üstüne kurunca çok mu anlamlı olacak sanki bizim için
?İnsanlara kötü niyetli ,güvensiz yaklaşırsak nasıl
dost,kardeş olacağız ?Ne öğretildi bize bu zamana kadar
'Birlikten kuvvet doğar!' Biz bu kuvveti sevgi yapmak için
çabalasak çok mu şey kaybederiz ?Kaybetmeyiz ...Kendi benliğimizi
bulmak için bir yolumuz ,ışığımız olur. Derdimizde
saklanacağımız bir sığınağımız olsun en azından.Yapılacak
bir şeyler olmalı bu karamsarlıktan kurtulmak için . Çıkarsız
bir dünya yaratalım demiyorum ama içimizdeki sevgiyi yok etmeden
koruyalım en azından.Daha sonra vicdan azabı çekmemek için
...Mutlu olmak için...Rahatça yastığa başımızı koyup huzurlu
uykulara dalmak için ...KALBİNİZ GÜNEŞİNİZ OLSUN...